derliyo   19-11-2020 Saat 18:10
#1
22 Adımda Osmanlı Devleti’nin Gerileme Sebebleri

Osmanlı İmparatorluğu’nun gerilemesinin sebeblerini XIX. yüzyıldan başlangıcından başlatmak daha doğru olur. Osmanlı İmparatorluğu’nun gerilemesinde bir çok faktörler yer almaktadır. Bu faktörlerin en önemli olanları şu şekildedir.

[Resim: osmanli-devleti-sinirlari.jpg]
Osmanlı İmparatorluğu’nun Gerilemesinde Başlıca Faktörler
  • Batı tarihçilerinin Reform ve Rönensans olarak belirttikleri fikir hareketlerinin, 15. ve 16. yüzyıllarda, Batıda başlayıp yayıldığı zaman, uygarlık olarak Batıdan üstün olan İslam medeniyetleri ve özellikle Osmanlı Devleti’nin bünyesinde bir çok mezhepler ve topluluklar barındırmasından dolayı, bu hareketlere katılamamış olması.
  • Batı uygarlıklarının uzak denizlere seferler düzenleyip coğrafi keşifler sonucu, sömürge devletler elde etmek sureti ile zenginlik ve bilgilerini arttırdıkları 16. yüzyılda, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’lı devletlerin bu hareketlerine tamamen katılamamaları.
  • Rönesan ve Reform hareketlerinin, denizaşırı kıtalara yayılmanın, kısacası yeni çağı orta çağdan ayıran belli başlı hareketlerin Avrupa Hristiyan halkında meydana getirdiği düşünce ve bilim uyanışı ile servet artışından ileri gelen maddi ve manevi üstünlüğe İslam medeniyetinin ve özellikle Osmanlı devletinin bu başarılara karşı koyacak araçlardan yoksun olması.
  • Büyük devletlerin tamamı gibi çeşitli dinlere, mezheplere inanan, farklı diller ile konuşan bir çok topluluğa hakim olan Osmanlı İmparatorluğu’nun idaresi altında bulunan toplulukları, maddi ve manevi etkiler ile uzlaştırarak birleştirme konusunda başarılı olamaması.
  • Osmanlı İmparatorluğu’nun fetih politikası sonucunda topraklarının çok geniş alanlara ulaşmış olması, merkezi idarenin imparatorluğun uzak yerlerinde bulunan eyaletlerde kesin bir şekilde kontrol ve denetleme yapması, o zamanki haberleşme ve ulaşım araçlarının gelişmemiş olmasından dolayı, düzenli ve sağlıklı bir idarenin oluşturulamaması.

  • Türklerde doğal bir özellik olan yeni topraklar elde etmek ve genişlemek isteğini, gösteriş ve ihtişam isteğini karşılamak ve gittikçe genişleyen devletin karmaşık ve zor olan idaresini sağlamak için, o dönemki yöntemler ile içeriden toplanan gelirin yeterli gelmemesinden dolayı, gerçekleşen savaşların gelir kaynağı sayılarak, bitmek bilmeyen savaşlara girişilmesi.

  • Türklerde doğal bir özellik olan yeni topraklar elde etmek ve genişlemek isteğini, gösteriş ve ihtişam isteğini karşılamak ve gittikçe genişleyen devletin karmaşık ve zor olan idaresini sağlamak için, o dönemki yöntemler ile içeriden toplanan gelirin yeterli gelmemesinden dolayı, gerçekleşen savaşların gelir kaynağı sayılarak, bitmek bilmeyen savaşlara girişilmesi.

  • 17. yüzyıl ortalarından sonra, savaşların gelir kaynağı olmaktan çıkıp devlet hazinesi için büyük masraflara sebeb olması.

  • 17. yüzyıl sonlarındaki Viyana geri çekilmesinin ardından, savaş ve barış kararının alınması artık Osmanlı İmparatorluğu’nun tekelinden de çıkmış olduğundan Rusya’nın sürekli olarak gerçekleştirdiği saldırılarına karşı koyabilmek için, savaşa her zaman hazırlıklı olmak zorunluluğu olan orduların, yapılan savaşlarda hiçbir gelir elde edememesi sonucu devletin askeri ve ekonomik kaynaklarını azaltması.

  • 17. yüzyıl ve 18. yüzyıllarda başarısız savaşlar ile, devletin önemli gelir kaynağı sayılan ve halkının çoğunluğu Hristiyan olan Balkan eyaletlerinden bir kısmının elde çıkması sonucu, devletin gücü, nüfuzu, saygınlığı ve otoritesinin de çok zedelenmiş olması.

  • Kanuni Sultan Süleyman döneminde temeli atılıp, I. Mahmut zamanında açık ve kesin bir şekil alan kapitülasyonlar, Osmanlı İmaparatorluğu’nun dış ticaretinde Osmanlı halkının çok zarar görmesine sebeb olduğu gibi, Akdenizde önce Fransız donanmasına daha sonra da, Hollandalılara, Venediklilere ve İngilizlere verilen imtiyazların da Osmanlı ticaret gemilerinin gelişmesine engel oluşturması.

  • Kapitülasyonların elde edilmesi sonucu Ortodoks ve Rum olan Osmanlı vatandaşlarının bir tür korumasına hak kazandıklarını iddia eden yabancı devletlerin etkileri ile, çeşitli dinlere ve mezheplere ait olan Hristiyan halkının Osmanlı hükümeti tarafından idaresinde bir takım zorlukların ortaya çıkması.

  • Osmanlı Devleti’nin zayıflamasından fırsat bulan imtiyaz sahibi yabancı devletlerin kapitülasyonlarda bulunan bazı maddelerini istediği gibi yorumlamaya başlayarak, Osmanlı devletinde yaşayan Hristiyanları korumaya kalkıp onları Osmanlı Devletine karşı isyana teşvik etmeleri.

  • Fatih Sultan Mehmet zamanında İstanbul Rum Patrikliğine verilen imtiyazları, Rum Patrikliğinin devamlı surette bu imtiyazları genişletmeye çalışması ve Hristiyan halkının, hangi mezhepten olduğu farketmeksizin, tamamı üzerinde çok geniş bir otorite sahibi olsa bile bunları yeterli bulmayarak, adli, idari ve hatta siyasi konularda da geniş iddialara kalkışması.

  • Rum Patrikhanesinin gölgesi altında çoğalıp artan Fenerli Rum Beylerinin, bir çok defa Osmanlı Devleti’nin dış siyasetinde ve ekonomik işlerde önemli mevkilere gelerek, artan güç ve nüfuzlarını bazen Osmanlı Devleti’nin menfaatinin tersi şeklinde kullanmaları.

  • Savaşların sürekli olarak mağlubiyet ile sona ermesinden dolayı, ekonomik açıdan devamlı zarara uğrayan Osmanlı toplumsal yapaısında meydana gelen hoşnutsuzluk ve karışıklıklar ve hükümet idaresinde ekonomik sıkıntılardan dolayı, gittikçe artan yolsuzlukların neticesi olarak, hükümet ile halk arasında geçimsizliğin artması ve birlikteliğin bozulması, özellikle Hristiyan halkın gerek içerideki sıkıntılar gerekse yabancı devletlerin propagandalarının tesiri ile Osmanlı devletinden ayrılmak niyet ve isteklerinini kuvvetlenmesi sonunda da bunların harekete geçerek ayaklanmaları.

  • Osmanlı Devleti’nin siyasi, adli ve idari teşkilatının temellerinden biri olan İslam hukukunun zaman ve mekana göre gelişmemesinden dolayı, devleti ve içinde bulunan toplulukları idareden yetersiz kalması.

  • Gerek merkezde, gerekse eyaletlerde adaleti sağlama ve saltanatı temsil eden makamların İslam hukukuna ve yazılı kanunlara aykırı ve keyfi hareketlerin artması ve sonuç olarak haksızlık, rüşvet vermek ve rüşvet almanın ortaya çıkması.

  • İslam hukukuna göre düzenlenen okul ve medreselerin, 17. yüzyıldan itibaren batı toplumlarında meydana gelen bilimi benimseyemediği için, Osmanlı müslümanlarının bilim, teknik, sanayi ve askeri gelişmelerine yeteri derecede katkıda bulunamaması, hatta bu kurumların 15. ve 16. yüzyıllarda bulunduğu seviyeden daha da gerileyerek ilim ve bilgice  Osmanlıların Batı toplumlarının yanında geri kalmalarına sebeb olması.

  • Batı toplumlarında Rönesans hareketlerinden sonra, üniveristeler sürekli olarak ilerleme ve gelişme gösterdikten ve dini bağlardan yavaş yavaş sıyrılmaya yöneldikten başka, ayrıca ihtisas okulları, örneğin savaşların yöntem ve kurallarını, gemilerin imal edilmesini, top ve tüfek üretimi ve kullanımını, savunma yapma ve düzenlemesini öğreten okullar açılmış olmakla beraber, Osmanlı toplumunda ve özellikle Doğu’da, 18. yüzyıl sonlarına kadar böyle girişimlerin hemen hiç gerçekleşmemiş olması.

  • Savaşlarda başarısızlıkların, idarede karışıklıkların, maliyede olan sıkıntıların, adliyede başlayan adaletsizliklerin, hükümdarlarda zayıflık ve beceriksizliklerin, din ilimleri ile eğitim-öğretimde gerilemenin doğal bir sonucu olmak üzere bilgisizliğin ve tutuculuğun egemen olması ve her türlü yenilik ve gelişmeye engel olabilecek bir kuvvete sahip olması.

  • 18. yüzyılda sanayi devriminin ve buharlı makineler imalatının batıda ortaya çıkarak 19. yüzyıl başlarından itibaren batıda zenginliğin çoğalması ve birikmeye başlaması ve bu suretle batının doğuya karşı çok büyük bir ekonomik üstünlük kazanması, en sonunda batıda büyük sanayi sermayesinin ve buhar gücünün düzenli ve devamlı olarak gelişmesi sırasında, doğunun küçük sermaye ve sanayi seviyesinden kurtulamayarak, sermaye ve sanayi alanında, yani siyasi ve sosyal hayatın ruhu demek olan bir alanda, doğu toplumunun batı toplumundan çok geride kalması.
  • Sonuç
  • Yukarıda bahsedilen faktörler, bir devletin gerileme ve çökmesine yeterli gelebilecek sebeblerdendir. Osmanlı Devleti, bütün bu nedenlerden dolayı sıkıntı yaşamasına rağmen, 18. yüzyıldan sonra bile, devamlı toprak kayıplarına uğramış ve zayıflamış olmakla beraber, bir buçuk yüzyıl daha ayakta kalabilmeyi başarmış ve yıkılması sıralarında bu devletin temel unsuru olan Türklüğün eşi görülmemiş devam etme isteği, parçalanarak dağılmış imparatorluğun içinden yeni ve güçlü bir Türk Devleti’nin doğmasına yeterli gelmiştir.
  • https://derliyo.com/osmanli-devletinin-g...sebebleri/
Son Düzenleme: 19-11-2020 Saat 20:59, Düzenleyen: Engin.
İfadeleri İptal Et?
  

Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi