-“Tanımaz olur muyum? Evimde resmin bile var.”
Atatürk memnun olmuştu. Konuşmaya başladılar.
İhtiyar:
-“Bir işine aklım ermedi” dedi. “Cumhuriyetçiliği, inkılâpçılığı, milliyetçiliği, halkçılığı, hatta devletçiliği anlıyorum, şu laikliği pek kavrayamadım. Neden her şeyi birden bozdun?”
Atatürk
-“Bunu sana bir hikâyeyle anlatayım. Amr-ibnil-As, Mısır’ı fethettiği zaman, halife Ömer’e bir mektup yazmış; ‘burada birçok kütüphaneler, içlerinde de bir sürü kitaplar var. Bunları yakayım mı, yoksa bırakayım mı?”
Ömer cevap vermiş; ‘Kitapları tetkik et, eğer faydasız şeylerse, yak. Yok, eğer faydalı şeylerse, yine yak. Çünkü halk, o kitapları okudukça, onlara uymaktan vazgeçmeyecekler, eskiyi unutmayacaklar ve bize -yani yeniye ve yeniliğe- daima düşman olacaklardır!”
Hikâyeyi anlatan Atatürk, ihtiyara sordu:
-“Şimdi sana laikliğin ne olduğunu anlatayım mı?”
İhtiyar, derin bir sezgi ve sağduyu ile cevap verdi:
-“İstemez Paşam, hepsini anladım!”
Kaynak:
Hilmi Yücebaş, Atatürk’ten Nükteler ve Hatıralar, 2. Baskı, Kültür Kitabevi, İstanbul 1973. s. 60