derliyo   19-11-2020 Saat 13:30
#1
İngiltere’nin Mısır’a yerleşmesinin en büyük nedeni, Mısır Hidivi İsmail Paşa‘nın mali politikalarda ve diğer alanlardaki yetersiz oluşudur. Büyük yatırımların ve girişimlerin finansal açıdan karşılanabilmesi için, konulan vergilerin yetersiz kalmasından dolayı İsmail Paşa, Avrupalılara borçlanmak zorunda kalmıştır. Bu yapılan her borçlanma sonunda ise Avrupa sermayesi yanında Mısır’a yabancı siyasi nüfuz da gelip yerleşmiştir. Bu dönemde zaten Osmanlı hükümeti Tunus olayı ile ilgilenirken, İngiltere Mısır’a yerleşmek için harekete geçmiş bulunuyordu.

Mısır’da Hidiv İsmail Paşa’nın İdaresi
Mısır Hidivi İsmail Paşa’nın, Mısır hakkında büyük hırslara dayanan çok büyük düşünceleri vardı. Dedesi Mehmet Ali Paşa gibi Mısır’a Suriye ve Irak’ı ekleyerek büyük bir Arap devleti meydana getirmek isteği arzusun ve niyetinin gizli tarafını oluşturuyordu. İsmail Paşa, uzun vadeye yaydığı bu planının gerçekleşmesi amacı ile ilk önce Mısır’daki pozisyonunu kuvvetlendirmek için çalışmıştır.

Mısır’daki otoritesini kuvvetlendirmek için para kullanmayı uygun görmüş, Padişah Abdülaziz’e, Sadrazama ve diğer devlet adamlarına verdiği hediyeler ile Mısır Hidivliğini elde etmiştir. Hidivliğin veraset yolu ile çocuklarına geçmesini sağlamış, veraset fermanı ile Mısır’a verilmiş olan özerklik haklarını kesinleştirerek Mısır’ı adeta bağımsız hale getirmişti.

Hidiv, Kavalalılara mensup Mısır valilerine babadan oğula geçmek üzere 1867’de verilen resmi unvan

Bağımsız bir hale gelerek hareket serbestliği kazanan İsmail Paşa, Mısır’ı geliştirmek fikri ile plansız ve programsız girişimlerde bulunmuştur. Başlatmış olduğu başlıca girişimler şunlardır;
  • Fabrikalar açmak

  • Su kanalları inşa etmek

  • Yeni yollar inşa etmek

  • Tiyatrolar açmak

  • Mısır’ın ihtiyacını aşan büyüklükte ordu ve donanma meydana getirmek

  • Sudan tarflarına seferler düzenlenmek sureti ile topraklarını genişletmek

Bu girişimleri başarabilmesi için, yeni kurumların kurulması, çok sayıda yerli ve yabancı memur ve subay alınmasını gerektirmiştir. Bu girişimler için çeşitli adlar altında koyulan vergiler yetmediğinden dolayı İsmail Paşa, Yabancı devletlerden boçlanmak sureti ile hem yabancı semayeyin hem de yabancı nüfüzun Mısır’da yerleşmesine neden olmuştur.

1872 yılında Mısır’ın geliri 9,5 milyon lira olduğu halde, 100 milyon liraya yaklaşan borçların senelik faizi ise 7,5 milyon lira tutmaktadır. Bu faizleri ödemek imkanı kalmadığı için Mısır Hidivi, alacaklılar adına, İngiliz ve Fransız üyelerinden oluşan bir komisyonun kurulmasını kabul etmek zorunda kalmıştır.

1878 senesinde de Mısır hükümetine bir İngiliz ile bir Fransız delegeyi bakan olarak atamıştır. Bu durumda İsmail Paşa, Mısır’ı bağımsız ve büyük bir devlet haline getirmek isterken ileride olabilecekleri planlamadığı için yüksek boçlanmalar nedeni ile Mısır’da yabancı etkisinin yerleşmesine ve yabancıların hükümete katılmalarına boyun eğmek zorunda kalmıştır.[/url]

Hidiv İsmail Paşa’nın İdaresine Tepki ve Görevden Alınması


İsmail Paşa’nın yanlış yönetiminin dışında, Avrupalı devletlerin de Mısır’ı sömürmeye başlamaları, Mısır halkının tamamında bir hoşnutsuzluk yaratmıştı. İngilizler ve Fransızlar alacaklarını ödetmek için masrafların kısılması yoluna giderek yerli memurları ve subayları görevlerinden uzaklaştırma yolunu seçmişlerdi. Bu durumu anlamayan Mısır halkının yapılan yatırımlardan fayda görmemesi ve fakirliğin artan şekilde devam etmesi sonucu, halkın ilk tepkisi yabancıların devlet işlerine müdahalesine karşı belirmiştir.

Mısır’da oluşan yabancı düşmanlığının artması karşısında, Hidiv İsmail Paşa bulunduğu konumu korumak amacı ile hükümette görev vermiş olduğu yabancı bakanların görevine son vermiş ve tamamen Mısırlılardan oluşan bir hükümet kurmuştur.

Hidiv İsmail Paşa’nın almış olduğu karar sonunda, İngiltere ve Fransa harekete geçmeye karar vermişlerdir. Bu iki devlet 
Berlin konferansı sırasında, Mısır ile alakalı işlerin kongrede görüşülmemesi kararı almışlar ve Nil havzasında eşit haklara sahip oldukları konusunda da anlaşmışlardır.
Şimdi Mısır ile ilgili konunun bir konferansa gitmesi sonucu Mısır ile ilgilenen başka devletleri de bu haklara ortak edebilirdi. 18 Haziran 1879’da Kahire’deki İngiliz ve Fransız konsoloslaı, İsmail Paşa’ya yükümlülüklerini yerine getirmediği için oğlu lehine görevden ayrılıp Mısır’dan gitmesi için bir nota vermişlerdir.



İngitere ve Fransa’nın yapmış olduğu bildiriden sonra İsmai Paşa, hükümete haber vererek II. Abdülhamit’ten yardım ve sığınma talep etmiştir. Mısır’ın Osmanlı toprağı olduğunu ve kendisininde onun görevinde bulunan bir memuru olduğu bildirmiştir. Bu sebeble yabancıların yapmış oldukları bu teklifin, Osmanlı devletinin hukukuna bir saldırı olduğu gibi aynı zamanda da devletlerarsı hukuka da aykırı olduğunu bildirmiştir.

Sadrazam Tunuslu Hayrettin Paşa, Hidivin derhal görevinden alınması gerektiğini bildirerek, bu yapılmaz ise Hidiv, ya Mısır’dan İngiliz ve Fransız’ların zoru ile çıkartılacak ya da aleyhinde bir halk ayaklanması olarak halk tarafından kovulacaktı. Eğer görevden alınırsa hükümet Mısır üzerinde otoritesi olduğunu kanıtlayacak idi.

II. Abdülhamit, Hidivin görevden alınmasına karşı olmakla birlikte, Sadrazamla yaptıkları görüşmelerin sonucunda İsmail Paşa görevinden alındı ve İstanbul’a gelip yerleşme teklifide kabul edilmediğinden dolayı Mısır’dan çıkıp Avrupa’ya yerleşti.

II. Abdülhamit’in Mısır Hidivliğine, Sait Halim Paşa’yı getirmek isteğine, İngiltere ve Fransa’nın muhalefet edeceği anlaşıldığı için veraset fermanı hükümlerine göre İsmail Paşa’nın oğlu olan Tevfik Paşa Mısır’ın başına Hidiv olarak getirilmişti.


Mısır’da Hidiv Tevfik Paşa Dönemi
Mısır’ın karışıklıklar yaşadığı bir dönemde Hidiv olan Tevfik Paşa, bu göreve gelmesinin İngiltere ve Fransa sayesinde gerçekleştiğini biliyor ve takdir ediyordu. II. Abdülhamit’in kendisine güvenmemesi yanında, Sait Halim Paşa’ya yönelmesi de gerekli idi. Mısır’da görevde kalabilmesi için İngiliz ve Fransız konsolosların tavsiyelerine ve öğretilerine uyarak Mısır’ı idare etmeye çalıştı.

Bu şekildeki yönetimi yüzünden mali kontrol tekrar İngiliz ve Fransız danışmanların eline geçti. Mısır’ın borçlarının ödenmesi konusunda devletlerarası bir komisyon aracılığı ile düzenlenmiş bir plan kabul edildi. Yapılan bütçenin amacı bu planın uygulanmasına yönelik olduğu için, harcamalarda kısıntıya gidilerek memur ve subay kadroları azaltıldı.

Görevden uzaklaşan memurlar ve subaylar ile kapıların kendine kapandığını anlayan Mısır’lı aydınlar, idareden çok uzun zamandır şikayetçi olan halkın yanına geçtiler. Bunların dışında da alınan mali tedbirler ile mali çıkarları zarar gören servet sahipleride memnun olmayanların yanında yer almaya başladılar.



İngiltere ile Fransa’nın Mısır Halkına Cephe Alması
Hidiv Tevfik Paşa döneminin başında, yönetimden memnun olamyanları bir program etrafında toplayan bir teşkilat veya siyasi parti bulunmamakta idi. İngiltere ve Fransa’nın Mısır’a her geçen daha çok müdahalede bulunmasının sonucu bir yabancı düşmanlığı fikri oluşmaya başlamıştı. Bu düşünceye geniş anlamda Türk ve Çerkes subaylar katılmakta ve Napolyon’un Mısır’ı işgal ettiği dönemde ortaya atılmış olan “Mısır Mısırlılarındır” prensibi bilinçli bir şekilde kabul edilmeye başladı.
Mısır Mısırlılarındır prensibi etrafında birleşen kişilere Vatani ismi verilmiştir.
Mısırlıların iktidar için mücadele etmelerini ilk zamanlar İngitere ve Fransa destekliyordu çünkü, bu durum ülkede karışıklık çıkarıyor ve Hidiv konumunu korumak için konsoloslara başvuruyordu ki iki devletin de amacı zaten bu yönde idi. Bu durum Mısır meclisinin toplanmasına kadar devam etti (Aralık 1881). Mısır meclisi;
  • Padişahın hukukuna dokunmamak şartı ile kanun yapma

  • Hükümeti denetleme

  • Bütçeyi onaylama

  • Meşrutiyet esaslarına saygı gösterdiği müddetçe Hidive bağlı kalacak


Bu unsurlar dairesinde faaliyette bulunacak olan meclise yabancı devletlerin de müdahalesi söz konusu olmayacak idi. İngiltere ve Fransa hükümetleri, mali denetçeleri sayesinde Hidivi meclise karşı destekleyeceklerini bildirdiler. Mali denetçiler meclise, bütçeyi onaylama yetkisinin verilmemesini istiyorlardı çünkü, bu durumda mali kontrolün imkansız hale geleceğini söylüyorlardı.



Vataniler, meclisi desteklemekte ve bu surette ordu ve halk birleşik bir cephe oluşturmakta durumunda idi. Hidiv Tevfik Paşa bu yüzden Vatanilerden oluşan bir meclis kurmak zorunda kalmış Mahmut Sami Paşa’yı (Barudi) başkanlığa ve Arabi Paşa’yı da Savaş Bakanlığına getirmiştir.



Vatani kabinesi, yabancı devletlerin mali denetçilerinin tehditleri karşısında Mısır’ın mali sorumluluklarının, meclis denetimi dışında kalmasını kabul etmek zorunda kaldılar. Yeni hükümetin Çerkes subaylarını başkent Kahire dışındaki bölgelerde görevlendirmesi ve bu yüzden Araplara karşı hazırlanan suikastı bahane göstererek Çerkes subaylarından 40 tanesini görevlerinden alıp sürgüne yollaması sonunda, Osmanlı hükümeti de Mısır olayı ile yakından ilgilenmek durumunda kaldı.



II. Abdülhamit, Hidiv Tevfik Paşa’dan olayla ilgili belgelerin kendine yollanmasını isterken, Mısır hükümeti bunu veraset fermanına aykırı bularak kabul edilmemesi yönünde karar aldılar. II. Abdülhamit zaten Hidiv’i susturmak istiyor ve görevden almak istiyordu ama Osmanlı hükümeti aynı düşüncede değildi.



Hidiv’i değiştirmek Avrupa’lı devletlerin müdahalesine yol açabiliridi. Osmanlı Devleti, bu kararsız tutumu ve anlaşılmayan tedbirlerle olayları yatıştırmaya çalıştığı sırada İngiltere ve Fransa anlaşarak İskenderiye limanı önlerine savaş gemilerini yolladılar.


İngiltere ve Fransa’nın Mısır’a Müdahalesi ve İskenderiye Olayı


İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin İskenderiye limanı önlerine gelmesi ile birlikte, Mısır krizi yeni bir şekil almış oldu. İngiltere ve Fransız konsolosları 22 Mayıs’ta Hidiv’e başvurarak kabinede bulunan Vatani bakanların görevden alınması için teklifte bulundular. Fakat halk, meclis ve ordu Vatanileri desteklediği için Hidiv, bu teklifi yerine getiremedi. Tam tersi böyle bir durumun Padişahın hukukuna müdahale olacağını belirtti ve her türlü ihtimale karşılık savaş için hazırlıklara başladı. Hidiv duruma hakim olabilmek içine Osmanlı hükümetinden yardım istedi.
II. Abdülhamit, İngiltereve Fransa’nın yapmış olduğu davranışı ,mevcut anlaşmalara aykırı bulmakta ve devlete bir müdahale saymakta idi. Buna rağmen iki devleti de kızdıracak bir hareketten uzak durmakta kararlı idi. Bu sebele Hidiv’in istemiş olduğu yardımı yollamaktansa  bir kez daha siyaset ve diplomasi kanallarını kullanmayı tercih etti.
Karadağ isyanlarını bastırmış olan Müşir Derviş Paşa, Mısır’a yollanarak Arap Paşa’lar ile Vatanilerin diğer büyüklerine padişahın selamı iletilecek ve kendileri İstanbul’a davet edilecekti. Bu şekilde Mısır bakanlar kurulu Vataniler’den temizlenmiş olacağı için hem İngiltere hem de Fransa’nın isteği yerine getirilmiş olacak hem de Hidiv’e yardım edilmiş olunacaktı. Bu durumu İskenderiye’de gerçekleşen bir olay bozacaktı. 

[Resim: misir-iskenderiyedeki-qaitbay-kalesi.jpg]


Derviş Paşa ve yanında bulunan heyetinin Mısır’a gelmesinden bir kaç gün sonra 12 Haziran 1882’de, İskenderiye’de bir at arabacısı ile bir Malta vatandaşının arasındaki tartışma büyüyerek askerin araya girmesi ile önlenebildi. Bu olayların ortaya çıkmasından İngiltere ve Fransa, Hidiv Paşa ile Derviş Paşa’yı sorumlu göstermişlerdi.
Fakat bu olayın bir kurgu olduğu belli idi, Derviş Paşa Mısır’da bir denge siyaseti oluşturmak istediği için Almanya ve Avusturya konsolosları ile görüşmelerde bulunuyordu. Bu görüşmeler ise İngiltere ve Fransa’nın Mısır’da ki çıkarları için son derece zararlı girişimlerdi. Olayı düzenleyenlerin Fransız ve İngiliz konsolosları olduğu düşünülse bile bu durum o zaman için ileri sürülememiştir.
İstanbul Konferansı’nın (23 Haziran 1882) Toplanma Sebebi
Mısır’da yaşanan olaylar karşısında iki devletin arasında tam bir fikir uyuşması yoktu. Fransa’nın İngiltere’ye göre Mısır’da daha çok nüfuzu vardı çünkü, Napolyon döneminde Mısır’lılar Fransız kültürünü yakından tanımak şansı elde etmişlerdi.
Fransa’nın Nil havzasını Fransız sömürge imparatorluğuna eklemek konusunda gizli niyetleri olduğunu da düşünüyordu. Tunus’u ele geçiren Fransızlar Mısır’a yaklaşmış bulunmakta idi. İtalya’nın kendine sömürge araması, Almanya ile Avusturya’nın, İtalya’yı müttefik sayması durumundan dolayı buranın İtalyalara verilme tehlikesi de oluşmuştu.
Osmanlı devletinin Mısır’ı ne Fransa’ya ne de İtalya’ya karşı koruyacak gücü bulunmuyordu. Bu yüzden de İngiltere hükümeti Hindistan yollarının önemli noktası olan Mısır’da, etkisini arttırmaya önem vermeye başlamış Hidiv’in biriken borçlarını bahane ederek önce Fransa ile birlikte siyasi müdahalelerde bulunmaya başlamıştı.
İki devletin ortak da olsa müdahaleleri, Mısır’da İngilizlerin etkisini her geçen gün arttırmaya başlamıştı. Bu sebeple Fransa 2 Haziran 1882’de önceden Mısır konusunu görüşmek için Berlin antlaşmasını imzalayan devletler ile bir konferans teklif etmişti.
Osmanlı Sadrazamı Sait Paşa, konferansa katılmayı düşündüğü gibi Mısır’a askeri bir birlik gönderilmesini de istiyordu. Bakanlar kurulu da kendisi ile aynı düşünceyi paylaşmakta idi. II. Abdülhamit ise, Mısır meselesine Berlin anlaşmasına katılan devletleri ilgilendirmediğini düşünüyor ve İngiltere’nin asker gönderilmesine karşı olduğunu sebep göstererek konferasa katılmayı ve asker yollanması isteğini kabul etmedi.
Konferans 23 Haziran 1882’de İstanbul’da toplandı. II. Abdülhamit, bu toplantıda başka meselelerinde görüşüleceğini ve hatta Trablusgarp’ın İtalya’ya bir oldu bitti ile verileceğinden çekindiğinden dolayı toplantıya katılmayı sıcak karşılamadı. Toplantıya katılan devletler bu konuda garanti vermiş olsalar bile İstanbul konferansı, Osmanlı devleti olmadan yapılmış oldu. Toplantıya katılan devletler ise;
  • İngiltere

  • Fransa

  • Avusturya

  • Almanya

  • Rusya

  • İtalya
İngiltere ve Fransa dışında Mısır ile çok fazla ilgisi olmayan diğer dört devlet, İngiltere ve Fransa’nın bu bölgede rahat hareket etmesini önlemek için tedbirler almaya çalışmışlardır. Konfreransın ilerleyen günlerinde “Devletlerin Mısır’da özel müdahalelerde bulunmayacakları” kararı alınmıştır. İngiltere Elçisi alınan bu karara “Zorunlu sebebler olmadığı durumlarda” demek sureti ile muhalefet şerhi koyarak müdahale kapısının kapanamamasını sağlamıştır. Konferans çalışmaların gidişatı İngiltere’yi kendi yöntemleri ile halletme kararına götürmüştür.
İskenderiye’nin İngiliz’ler Tarafından İşgal Edilmesi


[Resim: kale-istihkami.jpg]


1882 Temmuz başında İskenderiye önlerine gelen İngiliz donanması, sahilde yapılan savunma tedbirlerini bahane göstererek şikayette bulundu. İngiliz Dışişleri, eğer savunma tedbirleri yapılmaya devam edilecek olursa buraların bombalanacağını bildirdi ve buna son verilmesini istedi.
Mısır hükümeti güvence vermesine, Kahire’de bulunan konsolosluklar araya girmesine ve Osmanlı hükümetinin İngiltere ile görüşmesine rağmen bunlar İngilere’yi yumuşatmadığı gibi askerlerine savaş düzeni aldırarak 12 Temmuz’da bazı mevkilerin teslimini istediler. Mısır Hidivi yapılan bu teklifi kabul etmeyince 13 Temmuz’da İngiliz donanması İskendereyi bombalamaya başladı. Amiral Seymour kuvvetleri 15 Temmuz’da Mısır’a girmiş bulundular.
İngiltere’nin Mısır’ı işgali Avrupa’da ve özellikle Osmanlı devleti ile İstanbul konferansına katılan devletlerde sıkntılı etkiler yaptı. İngiltere Mısır’ı fethetmeyi ve onun imtiyazlarına zarar vermeyi düşünmediğini ilan ederek İngiliz ordususun, Hidiv’in otoritesini tekrar sağlamak için geldiklerini bildirdiler.
İngiltere’nin vermiş olduğu bu güvence karşısında Osmanlı hükümeti İstanbul konferansı görüşmelerine katılamaya karar vermiştir. İngiltere dışında kalan devletler, hükümete, Mısır’a asker yollaması tavsiyesinde bulunmuşlardı. Asker yollanmasından amaçladıkları, İngiltere’nin Mısır’da tek başına hareket etmesini istememeleri idi.
II. Abdülhamit konferansa katılmalarına rağmen Mısır’a asker gönderilmesine karşı gelmekte idi, bunun nedenleri ise;
  • Mısır’a gönderilecek asker sayısının 4000 olarak karar verilmiş olmasını az görüyor olması

  • Gönderilecek kuvvetlerin Arabi Paşa kuvvetlerine karşı mağlup olacağını düşünmesi

  • Askerin karaya çıkacağı Ebu Hor limanının senenin çoğu döneminden dalgalı olması

  • Arabi Paşa kuvvetleri askerlerinin, Osmanlı askerlerine karşı ellerinde Kuran-ı Kerim olarak karşı çıkacaklarını öğrenmesi

  • Böyle bir durumda askerlerinin ateş açması, kendisini halife olarak Müslümanlar üzerinde çok zor durumda bırakacağını düşünmesi
Bütün bu sebebler ile ve zaten dağılmış bulunan konferans kararını yerine getirilmesi ertelendi. Fakat bir taraftan bakanların ısrarı diğer taraftan Almanya ve Avusturya’nın ısrarları ile Eylül 1882’de asker yollanmasına karar verildi.
Asker gönderilmesi kararına bu sefer İngiltere karşı çıktı. İngiliz Elçisi, Vatanilerin mağlup oldukları, Arabi Paşa’nın tutuklandığını, Hidiv Tevfik Paşa’nın da İngiliz askerleri sayesinde Kahire’ye dönmüş olduğu ve güvenliğin sağlanmış olduğu bu durumda da Türk askerine artık ihtiyaç kalmadığı açıklandı.
Mısır’da İngiliz İşgalinin Kapsamı
İngiltere her fırsatta Mısır’da kalıcı olmadığı bildirmesine rağmen, Mısır’ı Hidiv aracılığı ile idare etmeye başlamıştır. Bu şekilde Mısır ordusu İngiliz komutan ve subayları tarafından düzenlendi. İsyan hareketlerine karışmış olan yerli komutan ve subaylar emekliye ayrılmak zorunda kaldılar. Bu ayrılan kadroların yerlerine İngiliz subaylar getirildi.
İngiltere bu dönemde, Mısır üzerinde Fransa ile ortaklaşa yapmış bulunduğu mali denetim sistemini de değiştirmekten çekinmemiştir. Mısır’a bir mali müşavir atamak sureti ile Mısır maliyesi üzerinde tek yetkili devlet konumuna gelmeyi de başarmıştır. Fransa bu durumu protesto etmiş bulunsa da İngiltere bu duruma aldırış etmemiştir.
Osmanlı Devleti ile İngiltere Arasında Mısır Görüşmeleri
Osmanlı hükümeti, Mısır üzerinde ki haklarından vazgeçmek niyetinde değildi. Fakat İngiltere’yi de askeri kuvvet kullanarak Mısır’dan çıkartma şansı olmadığını biliyordu. Diplomasi yolunu kullanarak da bu durumu başarma şansına sahip değildi. En son olarak İngiltere ile anlaşılması yoluna gidilmesi kalıyordu. İngiltere’de Osmanlı devleti ile anlaşmaya eğilimli idi.
24 Ekim’de İstanbul’da başlayan görüşmeler Mısır’ın idaresi hakkında aşağıdaki noktalarda, 24 Ekim 1885’de görüş birliğine vardılar.

  1. Osmanlı ve İngliz hükümetleri Mısır’a birer yüksek komiser göndereceklerdir.

  2. Bu iki komiser Mısır ordusunun düzenlenmesi için Hidiv’e yardımcı edeceklerdir.

  3. Görevli iki komiser veraset fermanı hükümleri çerçevesinde Mısır’ın idaresinde gerekli yenilik çalışmalarını yapabileceklerdir.

  4. İki komiser, Sudan’da barışın tesisi için Hidiv’e yardımcı olacaklardır.

  5. İki komiser, Mısır sınırlarında güvenliği sağladıktan sonra hükümetlerine bu durumu rapor ile bildirecekler ve bundan sonra, Mısır’ın belli bir zaman içinde İngiltere tarafından boşaltılması için anlaşma yapmak için görüşmelere başlayacaklardır.
Bu görüşme metnine göre, İngiltere Mısır’ı boşaltam işini görüşmeye başlamadan önce Mısır’ın idaresini Osmanlı hükümeti ile ortak şekilde düzenleme hakkına sahip oluyordu. Sınırlarda emniyet sağlanmadıkça boşaltma işide başlamayacak idi. Yukarıdaki düzenlemeler gerçekleştikten sonra, 1887’de Mısır’ın İngiltere tarafından boşaltılaması görüşmelerine girişildi. Buna göre;

  1. Anlaşmanın imzalanmasının ardından üç yıl sonunda İngiltere, Mısır’daki askerlerini geri çekecektir.

  2. Mısır’ın iç ve dış güvenliğini tehdit edecek bir durum olması durumunda, Osmanlı hükümeti, emniyetin sağlanması amacı ile asker gönderecektir.

  3. İngiltere’de aynı amaçla ve Osmanlı hükümetine yardım edebilmek için asker gönderebilecektir.

  4. Asker gönderilmesini gerektiren durumların ortadan kalkması halinde iki taraf da askerlerini geri çekecektir.

  5. Mısır’da güvenliğin bozulması halinde, Osmanlı devleti asker gönderemediği takdirde İngiltere devleti anlaşma gereğince asker yollamaya yetkilidir.

  6. Güvenliğin kurulmasından sonra İngiltere askerlerini geri çekecektir.
Anlaşmanın 5. maddesi bize gösteriyor ki, İngiltere tek başına Mısır’a gönderme konusunda bir hak kazanmış oluyor, bu durum Osmanlı devletinin Mısır’daki haklarını İngiltere ile paylaşmış olduğu gösteriyor.
Anlaşmaya Fransa ve Rusya şiddetle karşı çıktı. Bu devletlerin İstanbul’daki elçileri hükümeti pas geçerek II. Abdülhamit ile bizzat görüşmeler yapmıştır. Fransa, İngiltere’nin Mısır’dan çıkarılması için her türlü yardıma hazır olduklarını padişaha bildirmiş, Rusya ise anlaşmanın onaylanması sonucunda karşılık olarak Erzurum’u isteyeceğini bildirmiştir.
II. Abdülhamit, anlaşma metninin her maddesi için önceden onay vermiş olsa da ve anlaşma İngiltere Kraliçesi tarafından onaylanmış bulunsa da, II. Abdülhamit bu baskılar yüzünden anlaşmayı imzalamamakta ısrar etmiştir. İngiltere bu karar üzerine, Mısır içeriden ve dışarıdan gelecek tehlikeye karşı kendini savunmayı sağlayacak bir duruma geldiği zaman İngiltere anlaşmasız olarak Mısır’dan askerini çekecektir demiştir.
İngiltere’nin bu ifadesini anlamı, Mısır’dan ancak istediği zaman kuvvetini çekecektir. Çünkü Mısır’ın, kendisini savunacak gücü kazandığını belirlemek İngiltere’ye ait bir iş haline gelmiş bulunmakta idi.
Sonuç
İngiltere’nin Mısır’a yerleşmesindeki en büyük sorumlu Hidiv İsmail Paşa’nın izlemiş olduğu yanlış siyaset politikası idi. Bunun yanında II. Abdülhamit’in. göstermiş olduğu tereddütler ve düşünceler de bu yerleşmeyi etkili kılmıştır. İngiltere’nin Mısır’a yerleşmesi, Osmanlı-İngiliz siyasi ilişkilerinde çok köklü bir değişim meydana getirmiştir. İngiltere bu tarihten sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun toprak bütünlüğü prensibi üzerine kurulu olan Doğu siyasetini terk etmiştir.
II. Abdülhamit, eskiden olduğu gibi, Rus tehlikesine karşı İngiltere’nin yardımından ve nüfüzundan faydalanmanın mümükün olmadığını anlamış, bu iki devlete karşı üçüncü bir devletin yardımını sağlamaya çalışmış bu amaç ile Almanya’yı seçmiştir. İlerleyen zamanlarda görülecektir ki Almanya’ya yaklaşmak da çok pahalıya patlayarak, İmparatorluğun hayatına malolacaktır.
Bu Yazılarımı da Okumak İster misiniz?
KAYNAKÇA
ENVER ZİYA KARAL, OSMANLI TARİHİ VIII. CİLT BİRİNCİ MEŞRUTİYET VE İSTİBDAT DEVİRLERİ 1876-1907, TÜRK TARİH KURUMU
https://derliyo.com/ingilterenin-misira-yerlesmesi/
Son Düzenleme: 29-11-2020 Saat 23:15, Düzenleyen: şenol.
İfadeleri İptal Et?
  

Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi