KrALiÇe   27-10-2020 Saat 04:48
#1
Osmanlı Devleti’nde Güzel Sanatlar

Bu yazımızda sizlere 15. ve 16. yüzyılda Osmanlı Devleti’ndeki güzel sanatlar hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Öncelikle şunu belirtmeliyiz Osmanlı devletinde uzun yıllar resim sanatı gelişmemiştir. 

putperestliği çağrıştıran ve dini sebeplerle hoş karşılanmayan resim sanatının gelişme göstermesi Osmanlı’nın son dönemlerinde olmuştur. Osmanlı’da güzel sanatlar denilince akla minyatür, hat, tezhip, ciltçilik, ebru, kakmacılık ve çinicilik gelir. Osmanlı padişahları güzel sanatlara önem vermiş, sanatçılara destek çıkmış ve saray bünyesine alınan sanatçılara maddi imkanlar sağlanmıştır. 

Osmanlı sarayında ehli hiref adı verilen ve hünerli kişiler anlamına gelen bir sanatçı topluğu oluşmuştu, bu sanatçıların sayısı 16.yüzyılda hiç de azımsanacak kadar değildi.

Osmanlı devletinde el yazması eserlerde resim sanatının yerine minyatür resimler kullanılmıştır. Minyatür sanatı ustalarına nakkaş adı verilirdi. 2.Mehmet(Fatih)’in emriyle Topkapı Sarayı’nda bir nakkaşhane açılmıştır. Burada Seyyid Lokman ve Sinan Bay gibi nakkaşlara Osmanlı tarihindeki ilk minyatür eserleri yaptırarak bu sanatın gelişmesine öncülük etti. Ardından 2.Bayezit döneminde minyatür sanatının kullanıldığı kitaplar arttı ve özellikle Kanuni döneminde edebiyat ve tarih kitapları minyatür sanatı sayesinde resimli olarak hazırlanmaya başlandı. Yetişen önemli nakkaşlar arasında Matrakçı Nasuh, Nakkaş Osman ve Nigari gibi isimler vardı. 1.Selim İran seferi dönüşünde Tebriz’den pek çok nakkaş ustasını İstanbul’a getirdi, böylece hem İran hem de Türk üslubunun karışımı bir nakkaş üslubu olan Osmanlı nakkaş üslubu ortaya çıktı. 

Osmanlı nakkaşları genellikle savaşları, devlet törenlerini, eğlenceler ve davetleri, padişahın av gezilerini minyatürlerde konu edinmiştir. Tasvir edilen durumlara bakıldığında ciddi bir devlet düzeni dikkati çeker. 3.Murat döneminde yetişen Nakkaş Osman’ın Şemailname adlı eserinde Orhan Bey ve sonrasında başa geçen 12 padişaha ait portreler bulunur. Bu arada Nakkaş Osman, 3.Murat’ın oğlu Şehzade Mehmet için yapılan sünnet töreni şenliklerini, Surname adını verdiği bir eser haline getirmiştir.

Osmanlı’da gelişen diğer bir sanat, hat sanatıdır. Güzel yazı yazma sanatı anlamına gelen hat, İslamiyet’in kabulü ile birlikte Türk kültüründeki yerini almıştır. Hat ustalarına hattat denilirdi. Osmanlı hattatları, hat sanatının gelişimine büyük katkı sağlamıştır. En önemli hattatların başında Amasyalı Şeyh Hamdullah gelmektedir. Fatih zamanında yaşayan bu usta sayesinde hat sanatı büyük ilgi görmüştür. 16.yüzyılda yaşamış ve Kanuni zamanında büyük boy bir Kur’an-ı Kerim yazan Ahmet Karahisari önemli hat ustaları arasındadır. Hat sanatı ile cami duvarlarına Allah, Hazreti Muhammed adları ve Bismillahirrahmanirrahim yazmak adet haline gelmiştir.

Osmanlı’da gelişen diğer bir güzel sanat çiniciliktir. Çamur halindeki kil toprak, el yardımı ile tabak, vazo ya da düz bir levha haline getirilir, üzerine başta çiçek olmak üzere boya fırçası ile değişik şekiller çizilerek fırında pişirilirdi. Pek çok saray, cami ve konak çinilerle süslenmiştir. Çini ustaları daha çok İznik’i merkez seçmişti. İznik’te hammadde olması merkez olarak seçilmesinde etkilidir. 16.yüzyılda İznik’te sayısı 300’ü bulan çini imalathanesi üretim yapıyordu. Genellikle kırmızı, mavi, mor, sarı ve yeşil renkler kullanılırdı. Yolunuz Bursa’ya düşerse Yeşil Cami ve Yeşil Türbe ile yolunuz İstanbul’a düşerse Topkapı Sarayı ve İstanbul’daki Osmanlı dönemine ait hemen hemen bütün camilerde en güzel çini örneklerini görebilirsiniz.

İslam dininin etkisiyle tezhip sanatı gelişme göstermiştir. Pek çok dini kitap tezhip ustaları tarafından süslenmiştir. Tezhip ustalarına müzehhip adı verilirdi. Önemli kitaplar genellikle altın kullanılarak süslenirdi. Osmanlı Devleti’nde Yavuz Sultan Selim’in İran seferinden sonra tezhip sanatının gelişti bilinmektedir. Bu sefer dönüşü İstanbul’a getirilen müzehhipler sayesinde tezhip gelişmiş ve Kanuni döneminde zirve yapmıştır.

Ciltçilik, Osmanlı’da gelişen diğer bir güzel sanattır. Cilt kelimesi deri anlamına gelmektedir. Elde yazılan kitap sayfalarını bir bütün haline getirmek ve kitap şeklini vermek için bir kapak yapılırdı. Bu işleme ciltleme adı verilirdi. Cilt, kitabın koruyucusuydu. Cilt ustalarına mücellit adı verilirdi. İlk ciltleme yapılan kitap örneklerine 2.Mehmet döneminde rastlanır.

Kakmacılık adından da anlaşılacağı üzere kakma işlemidir. Kullanılan malzeme ağaç, taş ya da madendir. Sedef, en çok tercih edilen malzemedir. Kullanılan bıçak ya da ucu keskin bir alet yardımıyla bu malzemeler oyularak üzerine şekiller yapılırdı. Mobilyacılık, ayakkabıcılık ve mimari eserlerde kakmacılık kullanılmıştır. Silahlar, ayakkabılar ve kitap kapakları kakmacılık sanatı ile süslenmiştir.

Ebru sanatının Osmanlı’da ayrı bir yeri vardır. Bir tekne içine konular kitreli su üzerine serpilen boyaya şekiller verilir ve daha sonra üzerine örtülen kağıt üzerine bu şekil çıkardı, suyun üzerindeki şekil kağıda geçerdi. Ebru, Farsça kökenli bir kelimedir. Ebru ustalarına Ebruzen adı verilirdi. Osmanlı’daki bilinen en eski ebru sanatına ait eser Topkapı Sarayı’nda sergilenmektedir.

Kaynak
İfadeleri İptal Et?
  

Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi