Psikoanalizin kurucusu Sigmund Freud rüyaları bilinçaltına giden bir kral yolu olarak tanımlar.
Ona göre toplumsal baskıyla bilinçaltına ittiğimiz tüm duygu ve düşünceler uyku sırasında ortaya çıkar.
Psikiyatrist Carl Gustav Jung ise, rüyaların sadece kişisel bilinçaltı değil, kollektif ortak bir bilinçaltının sonucu olduğunu savunur. Ona göre binlerce yıl önce yaşamış atalarımızın korku, istek ve ihtiyaçları da bugün rüyamıza girebiliyor.
Yüksekten düşme rüyasının temeli, aslında yüzyıllar önce vahşi hayvanlardan kaçarken uçurumdan düşme endişesi yaşayan atalarımızın yaşadığı korku.
Bilinçaltının kaşifi Freud’un rüyalara getirdiği cinsel yorumlardan bazıları şöyle;
Ağaç: Sabit fikirlilik. Ağaç gövdesi erkeği, dalları kadını simgeliyor.
Ata binmek: At cinsel isteği, ata binmek karşı cinse dokunma isteği.
Böcek: Bilinçaltı cinsel istek.
Çanta: Güzelse ruhsal rahatlık ve cinsel doyum.
Çiçek: Bekaret, bekaretle ilgili problemler.
Dağ: Korunma, rahatlama arzusu.
Diş: Kadın görüyorsa çocuk arzusu. Dişler dökülüyorsa bilinçaltı kendini cezalandırma.