KrALiÇe   14-05-2021 Saat 12:37
#1
Victor Hugo Deniz İşçileri

Deniz İşçileri, Victor Hugo'nun Din (Notre-Dame de Paris), Toplum (Sefiller), Doğa (Deniz İşçileri) üçlemesini tamamlayan son romanıdır. Fransa Kralı III. Napoléon'un iktidara gelip meclisi kapatması üzerine, ona karşı çıkmış olan özgürlükten yana olan birçokları gibi Hugo da Fransa'dan sürüldü. Onsekiz yıl süren bu sürgün hayatını (1852-1870) Birleşik Krallığa bağlı Manş Adaları'ndan Jersey ve Guernsey'de geçirdi. Sefiller'i orada tamamladığı gibi, üçlemenin Doğa bölümü olan Les Travailleurs de la mer (Deniz İşçileri)ni de orada yazdı (1866).

Deniz İşçileri Victor Hugo?nun yaşamında, sanatında, düşünce dünyasında en olgun çağa vardığı dönemin eserlerinden biridir. Büyük yazar bu romanında, gerek anlatım bakımından, gerek roman örgüsü bakımından kendisini artık aşamayacak yüksekliğe erişmiş, sanatının doruğuna varmış bulunuyor. Bir Fransız eleştirmeninin dediği gibi, ?Victor Hugo kendisinden kalan en önemli eserleri sürgün günlerinde yazmış, Sefiller?de de Deniz İşçileri?nde de bir harika yaratmıştır?.

Ta eski çağlardan, insanoğlunun kaosun yabanıl uğultusunu vurgulaya vurgulaya sesini yükselttiği, çığlıklarını, hala tufanın balçığına bulanmış yeryüzünün üzerinden geçen esintilere, ilk ateşin parıltılarına kattığı o oluşumun bulanık şafağından gelen efsanevi bir destan; bir mitoloji masalı: İşte bu nedenle, pek çoğumuzun çocukluğunda okuyup da bir daha yeniden ele almadığı bu kitap yazarı ve yazıldığı tarih bilinmeyen öykülere benziyor. Aslında zaten biz de onu toplum sahneleriyle, o otoportreleriyle karşılaştırmaktan kesinlikle kaçınıyoruz. İnsanların kötülüğünün çalışmaktan, üretmekten uzaklaştırıldığı gemi kalıntısını denizin, kasırganın, ahtapotun elinden çekip kurtarmaya uğraşan Gilliatt?ın akıllara durgunluk veren girişimi, genç adamın adımlarını, en eski alfabenin harflerinin okunduğu, bir düşselin koyduğu taşların sıralandığı yolu izleyerek insanoğlunun yeryüzünde belirdiği tarihin belirtilebileceği adımların içine oturtuyor. Tam tamına bir yüzyıl önce kaleme alınan bu sayfalarda, doğa güçlerinin bütün şiddetlerini henüz olduğu gibi korudukları, dünyanın kuruluş döneminin şiirini buluyoruz. Ama, aynı zamanda insanoğlunun öğrenme, dünyaya alışma, yaşamaya başlama evresinin bir şiiridir bu. Adem gözlerini açar ve başında dünyanın hesaba katmak zorunda olduğu bir ölçüyü yansıtır. Gilliat çocukluk ve doğa durumundan, yetişkin, ergin yaşamın çarpışmalarına?

"Yeryüzünde güzel, zorunlu olandır. Dünyada şundan daha önemli pek az uğraşı vardır: Sevimli olmak. Sinekkuşu olmasaydı orman pek üzülürdü. Neşe saçmak, mutluluk yaymak,karanlık şeyler arasında bir ışık sızıntısına sahip olmak, hayatın yıldızı olmak, ahenk olmak, incelik olmak sevimlilik olmak...bütün bunlar size hizmet etmektir. Güzellik güzel olduğu için bana iyi gelir. Falan yaratıkta bütün çevresinde bulunanlar için sevinç kaynağı olma gücü vardır; Varlığı aydınlatır, yakınlığı ısıtır; o geçer, kıvanç duyarsınız; durur, mutlu olursunuz; ona bakmak yaşamaktır. O yaratık insan yüzlü bir şafaktır; orada bulunmaktan başka bir şey yapmaz ama, o kadar yeter. Evi cennete çevirir, bütün gözeneklerinden bir cennet fışkırır. Bu kendinden geçmeyi, soluk almaktan başka bir güçlüğe katlanmadan, herkese dağıtır. Bilinmez nasıl, bütün canlıların ortaklaşa sürükledikleri muazzam zincirin yükünü azaltan bir gülüşü olmak -size ne diyebilirim daha başka ?-bir kelimeyle, Tanrısal birşeydir bu.." 

(Kitaptan) Derleme Alıntıdır.
İnsan Doğrulama:
Lütfen aşağıda gördüğünüz onay kutusunu işaretleyin. Bu işlem, otomatik spam botlarını önlemek için kullanılır.
İfadeleri İptal Et?
  

Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi